top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıasimustun1

Mutluluk üzerine bir düşünce

Şu günlerde dopamin hakkında içeriklere denk geliyorum. Mutluluk hormonu olarak geçen bu madde günümüzün en büyük uyuşturucularından birisi oldu. Bunun olmasının sebepleri arasında gıda sektörü, eğlence ve porno endüstrisi geliyor. Sosyal medya ve bunun yanında sürekli gelişen iletişim endüstrisi de bunun üzerinde büyük bir payı var. Bunların yaygınlaşmasında en büyük araçlardan birisi olan reklamcılık sektörü de insanları sürekli mutluluk aramaya zorluyor. Normalde insanların mutlu olması için birbirileri üzerinden mutlu olması istenir. Ancak bu son 50 yılda insanların parçalanması ve burada oluşan boşluğun daha yapay olan önümüze sunulan alternatiflerle doldurulması isteniyor. Bunun yan etkisi olarak sürekli daha fazlası istenmeye başlanıyor. Eksikliği halinde insanlıktan çıkıp hayvan tabiatımıza geri dönüyoruz. İşin en kritik kısmına geliyoruz. Bu arada önümüzde 2 tane seçenek var. 1.si eksikliğini hissettiğimiz madde veya içeriği geri almaya başlıyoruz. Diğeriyse bu kriz halinde irademizi zorlayarak bu durumu vücudumuza alıştırmaya başlıyoruz. Kendimizi zorlayarak elde ettiğimiz irade gücü sayesinde daha insan bir hale geliyoruz. Bu arada farkındalığımız anında artıyor. Dünyaya bakışımız bir anda değişiyor.

Bunu söyleyen kişi olmak isterdim. Ancak ben de bu uyuşturucular arasında yaşıyorum. Bunlar arasında yaşadığımı bildiklerim arasında şeker, müzik, teknoloji, sosyal medya, porno ve mastürbasyon ve bunların alternatifleri var. Bunlar olmadan hayatın yaşanabileceğini sanmıyorum. Oluşan kriz anlarında etken maddeler yakınımda olduğu için kısa sürede onlara ulaşabiliyorum. Ancak eğer bunlara ulaşacak imkanım olmazsa bunların yokluğundan dolayı olaşan kriz beni bir tür canavara dönüştürecek.

Şöyle bir teklifim var. Eğer belli süreliğine kasıtlı hapisler oluşturmalıyız. Bunlar 1 hafta, 1 ay, 3 ay gibi periyotlara ayrılabilir. Bir süreliğine ruhban hayatı yaşamak insanlara zarar vereceğini düşünmüyorum…

Bu geçen süreçte insan kendisini acındıracak duruma düşecektir. Azıcık mutluluk için insanın yapamayacağı bir şey yoktur. Olgunlaşma başlandıkça hastanın yanına yeni destekler verilebilir. Bu arada krizlerin sayısı azalacak. Bundan sonrası daha tehlikeli olabilir. Çünkü alışkanlıklar yerine yeni alışkanlıkların olması gerekecek. Eğer bu boşluklar doldurulmazsa süreç tekrar en başına dönebilir. Bu sefer öncekinden daha da dibe vurabilir hasta. Gerçi bunlar hastadan hastaya göre değişecektir.

Asıl olay dışarıya çıktıktan sonra olacaktır. Bu sefer önünde hastalık engeliyle arasında tercihleri olacaktır. Bir seferden bir şey olmaz denen azdırıcı etken oluşacaktır. Bunun olmaması için gerekli etken ortamlardan uzak kalmak lazım.

Bunu da atlattıktan sonra hastadan bir tür aydınlanma görülmesi bekleniyor. Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Bunun gerçekleştiği insanlar tam odak halinde işlerini görebiliyorlar. Her işlerini yetiştirebiliyor. Sadece kendilerine değil etraflarına da resmen ışık saçıyorlar.

Birkaç gün sonra ramazan geliyor. Bu arada bu hapis durumlarını 2 şer günlük periyotlarla denemek istiyorum.

Bunları not alıp paylaşmak istiyorum. Bu süreci, bu süreçte yaşadıklarımı ve bundan sonra nasıl etkilerini olduğunu ben de merak ediyorum.Eğer gerekli randımanı sağlayabilirsem ardından gelecekler hakkında daha fazlasını yapmaya çalışacağım… Şu ara tek olmadığım için bu yapılabilir.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

YAPAY ZEKANIN GELECEĞİ ÜZERİNE BİR DÜŞÜNCE

Günümüzde yapay zeka altın dönemine doğru yol almakta. Uzun süredir gelişmelere devam eden bu konu artık bireysel olarak yapılabilecek...

ZAMAN ÜZERİNE

Geçen birkaç haftadan beri komplo teorileri üzerine programları izliyorum. Bu süreçte geçen konular arasında çeşitli kuruluşlar, beyin...

Gül Yetiştiren Adam üzerine

Bir süre önce Yusuf Kaplan’ın tavsiye ettiği 100 kitaplık listeyi gördüm. Buradaki öncelikli amaç aydın bir nesil yetiştirmek. Kitap...

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page